16 Ocak 2015 Cuma

YENİ, ESKİ YAPTIĞIM İŞLER


Yine kapalı puslu bir günden merhaba diyorum. İşyerinin taşınması, yeni yıl koşturması falan derken yaptıklarımı sizlerle paylaşma fırsatım olmadı. Şimdi tekmili birden bu yazımda sizlerle olacak :))

Fotoğraf çekme konusunda çok zayıfım, farkındayım. Bunu düzeltmek için eğitim almaya niyetliyim. Ama ancak önümüzdeki sonbaharda inşallah :)) O zamana kadar bu acemi fotolarla idare edeceksiniz artık.

Bir başka özürüm de yenilediğim eşyaların "öncesi"ni fotoğraflamayı unutmam :( Zigon sehpalarımda olduğu gibi :)))) Artık hayal gücünüze bırakıyorum. Kahverengi maun klasik zigon sehpalar. Biraz değişsinler, renklensinler istedim. Önce bir güzel zımparaladım, sonra da kapatıcıyla boyadım. 10 gün beklediler. Her birini ayrı renklere boyadım. Bunu böyle birer cümleyle yazıyorum ama tamamlamak  haftalarımı aldı :)) Dedim ya renkli, neşeli sehpalarım olsun istedim diye, onun için "moda" konseptini seçtim. Çooook sevgili kurs öğretmenim Çağla Hanım'ın dahiyane fikir ve yönlendirmeleriyle ortaya bu güzellikler çıktı. Ben çok sevdim bakalım siz de sevecek misiniz?







Üçü bir arada


Sehpaların bulunduğu duvara asılmak üzere de bu panoyu yaptık yine Çağla öğretmenimle birlikte :))





 
Bir de yeni evine taşınan can arkadaşım için bu masa saatini boyadım. Nil yeşili boyadıktan sonra kenarlarına stencil ile minik kalpler yaptım, iki tane de şans kelebeğini kondurup yaldızla da süpürdüm, saatimiz hazır :))
 
Şimdi çooook uzaklarda Dubaide yerini bulmuştur bile saatimiz

 
Kış gelip de havalar soğuyunca mı dır nedir bilmem illa ki yünlerle birşeyler yapmak isterim. Öyle uzun boylu işlere hiiiiç kalkışmam, kendimi biliyorum, sıkılırım. Onun için böyle çabucak bitiveren işler yaptım. Çanta sapı yaparım diye alıp unuttuğum bir halkayı yuvarlak motif örer gibi ördüm. Tamamen uydurma. Ortalarına da evde kalan incileri diktim. İşte böyle bir çerçeve oldu :))



Baktım bu güzel oldu eski rüstik perde bantının halkaları ile de bunu yaptım. Tamamen uydurmasyon. Daha doğrusu örneği uydurmasyon :)) Yoksa bu tarz çerçeve örnekleri pek çok internette :))

İkisi bir arada

Biraz daha yakından


Bu günlük de bu kadar :)) Umarım paylaşımlarım hoşunuza gitmiştir. Aslında kafamda yapmak istediğim o kadar çok şey var ki. İnşallah emekli olduğumda kafamdakilerin hepsini hayata geçirme şansım olur :))

Herkese kucak dolusu sevgilerimi gönderiyor ve muuuusmutlu bir hafta sonu diliyorum.


Haftanın bonusu Candan Erçetin :)) Arada hatıraları yad etmek iyi gelir insana :)
 

5 Ocak 2015 Pazartesi

İSTANBUL AKTARMALI BUDAPEŞTE GEZİMİZ


Başlıktan da anlaşılacağı gibi Budapeşte'ye İstanbul Sabiha Gökçen'den uçtuk :)) Hazır İstanbul'a gitmişken de biraz gezelim dedik. Sabah erkenden geldik İstanbul'a ama bizi yağmurlu bir hava karşıladı :( Tabii ki gezmemize engel olamadı :))

Önce Kadıköy'den Eminönü'ne geçtik, Mısır çarşısına hızlı bir selam verip Sultanhamam istikametinden kumaşçıların vitrinlerine baka baka Kapalı Çarşıya çıktık. Yağmur olunca orada dolaşmak daha mantıklı oldu. Eeeee o tarafta olunur da Eminönün'de balık yenmez mi??? Yenir Yenir :)) Sonra da kahve içmeye Pier Loti'ye çıkılmaz mı??? Çıkılır çıkılır :) Hadi vakit erken bir boy da İstiklal de yürür müyüz??? Yürürüz yürürüz :)) Eh bu kadar yorgunluk da ancak Boğazda bir akşam yemeğiyle çıkar değil mi???? İşte bir güne sığdırdığımız İstanbul turumuzun özeti bu. Haydi biraz da fotoğraflara bakalım :))

metro merdivenlerinde özçekim :)

Kapalıçarşı

Emimönü

Pier Lotti


Beyoğlundaki Kilisenin bahçesi

İstiklal Caddesi

Sabancı Öğretmenevi

Bu kadar gezmeden sonra güzel bir yemeği hakettik
Ertesi sabah erkenden düştük yollara. Uçağımız Sabiha Gökçen'den tam saatinde kalktı. Sorunsuz bir yolculuktan sonra Budapeşte'ye ulaştık. Otelimizin transfer için ayarladığı araç da kapıda bizi bekliyordu. Kolayca otelimize ulaştık. Otelimizin adı K9 Residance Apart otel. Booking.com sitesinden buldum. Yorumlar çok doğruymuş, çok merkezi bir yerde, temiz, çalışanlar çok yardımcı, :)) gideceklere öneririm.


Uçağa gidiyoruz çok heyecanlıyız :))
Odamızın manzarası

Karşıdaki ahşap kulübeler yeniyıl için hazırlanmış



Budapeşte, Buda ve Peşte kelimelerinin birleşmesinden oluşmuş. Şehir Tuna Nehrinin iki yakasına kurulmuş. Buda kısmı daha yüksek ve tepelik. Eski yerleşim bu tarafta. Peşte tarafı ise daha düzlük, yeni yerleşim yerleri bu tarafta yer alıyor. Ayrıntıları yeri geldikçe paylaşacağım :))

Zamanımız çok kısıtlı olduğundan gezimizi hopp on-hopp off gezi otobüsleriyle yapmaya karar verdik. Bir günlük bilet aldığınızda bir gün de hediye ediliyor. Aynı biletle tekne turu da yapmak mümkün. Ücreti de yaklaşık 20 Euro. Biletlerimizi otelimizden temin ettik. Bize çok yakın bir yerden hareket ediyordu otobüsler. Bu da bizim için çok büyük avantaj oldu tabii. Burada yeni gideceklere bir önerim olacak. Budapeşte yürüyerek çok rahat gezilebilecek bir şehir. Eğer daha sıcak aylarda ve en az 3 günlüğüne gelirseniz buraya, yürüyerek gezmenizi öneririm :))

Otele yerleştikten sonra hemen gezmeye başladık :)) gezi otobüsümüze bindik, kulaklıkları taktık ve panoramik şehir turumuza başladık. Otobüslerde Türkçe anlatım da var :)) Haydi buyurun Budapeşte Caddelerinde biz :))

Gezi başlıyor

Hopp on-hopp off özçekimi :))






 Gezimiz sırasında bazı yerleri hem gece hem de gündüz fotoğraflama şansımız oldu. Opera binası, Kahramanlar meydanı, Parlamento binası bunlardan bazıları.

Kahramanlar Meydanı



Kahramanlar Meydanının hemen yanında çok büyük bir buz pateni sahası varmış ama biz göremedik ne yazık ki :))



Gellert Tepesinden kuşbakışı Budapeşte

Hava kararmak üzereyken gezimize tekneyle  devam etmeye karar verdik ve kaptan köşkünün hemen önündeki sandalyelere kurulduk. Tekne hareket edip de rüzgar yüzümüzü kesmeye başlayınca içeri kaçtık. İşte içeri kaçmadan önce çektiğim birkaç fotoğraf....

Kraliyet Sarayı

Teknede özçekim :)))



Kraliyet Sarayı

Köprüler

Matthias Kilisesi

Parlamento Binası
 Akşam yemeğine gitmeden önce meşhur Vaci Utca'da dolaştık. Burası trafiğe kapalı bir cadde. Yol boyu hediyelik eşya ve alışveriş dükkanları var. Ayrıca caddenin başındaki meydanda da Christmas Fair kurulmuş. Burada da daha çok hediyelik eşyalar, değişik yemek, tatlı vs. standları var. Akşamları mini konserlerin verildiği bir sahne de var. Fotoğrafları izleyelim lütfen :))







Yeni yıl nedeniyle her taraf ışıklandırılmıştı. Binalar sokaklar ışıl ışıldı. Önünde poz verdiğim yer de Gerbeaud, pastalarıyla ünlü bir pastane :)) Biz tatlı hakkımızı daha özel bir mekana ayırdık.






 
Akşam yemeği için Matthias Pince restoranında rezervasyon yaptırmıştım. Artık gezmekten yorulup, soğuktan da donduğumuz anda sokağın sonundaki restoranımıza geldik.
 



 

Otantik döşenmiş sıcak samimi bir mekan Matthias Pince. Servisi de yemekleri de süper. Çigan müziği ve dansları eşliğinde güzel bir akşam geçirdik. Garsonumuzun önerileri doğrultusunda meşhur Gulaş çorbasını, kaz ciğerini ve füme ördeği tattık. Gulaş süperdi ama diğerleri için aynı şeyi söyleyemiycem :))) Ana yemekte de tercihim ördek oldu. İlk kez denedim ama çok beğendim.
 
 Gecenin sonunda yine Vaci caddesinden yürüyerek otelimize ulaştık.Yorucu ama bir o kadar da keyifli ilk günümüzü tamamlamış olduk.

Sabah erkenden yine yollara düştük. Bu kez başka bir rota izleyen otobüsümüze binerek ikinci günümüze başladık. Bu kez otobüsle Buda tarafına geçtik Buda Kalesi ve Kraliyet Sarayı, Matthias Kilisesi, Balıkçı Tabyası burada gezeceğimiz yerler arasında.

St. Stephan Basilicası

Dohany Caddesi Sinegogu
 

Dönme Dolap :) Binemedik sadece baktık :(
Budapeşte tarihi zenginliğinin yanı sıra kaplıcalarıyla da ünlü. Rehberimiz, Gellert kaplıcalarının yaklaşık 100 hastalığa iyi geldiğini söyledi. Ama biz deneyemedik maalesef :((


Gellert Kaplıcası
 
Tepeye çıkmak için finiküler de kullanılıyor. Ama 3 dakika için para vermeye gerek yok :))
 

Kraliyet Sarayı ve Buda kalesi

Kaleden  Gellert tepesine bakış

Matthias Kilisesi

Balıkçı tabyası





Parlamento Binası
Kaleden yürüyerek nehir kıyısına indik, oradan yine otobüsle Margit adasına gittik. Burası tam bir yazlık mekan. Yemyeşil bahçeler yürüyüş yolları, mini hayvanat bahçesi, hareketli fıskiyelerin bulunduğu bir ada ama hepsi sadece yaz aylarında keyifle gezilecek yerler. hava çok soğuk olduğundan kısa bir yürüyüşün ardından yine tekneyle adadan ayrıldık.
 



Gölgelerimizle Magrit Adası :))
Öğle yemeğimizi biraz geç de olsa yine Vaci caddesindeki fuar alanında, bir gece önce aklımıza yazdığımız yerde yedik. Gözleme gibi birşeydi ama adını unuttum :( not almamışım. Sonra da gezimizin son durağı olan New York cafeye gittik. Şahane bir yer. Artık burada ben konuşmuyorum fotoğraflar konuşsun. Tattığımız pastaların güzelliğini anlatmam mümkün değil zaten.
 






New York Cafe
 
 
Bu güzel pastaları güzelce mideye indirdikten sonra yürüyerek otelimizin bulunduğu caddeye geldik :) geldik ama hadi bir sorun bakalım nasıl???? Yönümüzü şaşırdık, yanlış tarafa doğru yürümüşüz :)))) Aynı yolu tekrar geri dönüp biraz zor da olsa hedefimize ulaştık. Biraz hediyelik alışverişinden sonra otelimize döndük. Sabah da kahvaltının ardından dönüş için havaalanına geldik.
 
Eveeeet bol koşturmacalı, yorucu ama bir o kadar da eğlenceli keyifli bir geziyi de böylece tamamladık. Ekip arkadaşlarım süperdi. Onlara bir kez de buradan teşekkür ediyorum. Çok uzun bir yazı oldu umarım sıkılmamışsınızdır.
 
Kucak dolusu sevgiler hepinize :))