Uzunca bir aradan sonra yeniden merhaba :))
Sizlere daha önceki yazılarımdan birinde memleketimle ve çocukluğumla ilgili bir yazı yazma sözü vermiştim. Bayram tatili bunun için çok güzel bir fırsat oldu. Benim tontonları da yanıma alıp çocukluğuma doğru bir gezi yaptım. Amacım eski ve yeni fotoğraflarla birlikte bir sunum hazırlamaktı sizlere ama ne yazık ki bu güzellikleri o zaman yeterince fotoğraflamamışız. Bu yüzden eski hallerini sizin hayal gücünüze bırakarak zamanda yolcuğumuza başlıyoruz.
Biz şanslı çocuklardık. Güzel bir çocukluk yaşadık. Bütün imkansızlıklara rağmen dolu dolu mus mutlu bir çocukluğum oldu benim.
Yaz tatillerinde ya da bayramlarda memleketim Çankırı'ya giderdik hep. Kuzenlerim vardı, hepimiz üç aşağı beş yukarı aynı yaşlardaydık. Birlikte çok eğlenirdik. Annem de babam da Çankırılı olunca bütün akrabalarımızla bir arada olmamız daha kolay olurdu.
 |
Çankırı'ya hep trenle gelirdik o zamanlar |
 |
İstasyon binası çok değişmemiş hala çocukluğumdaki gibi |
 |
Trenler artık buharlı değil, o tanıdık is kokusu yok artık. Eski tahta köprü de betona dönmüş |
Babaannemlerin evi Çankırı'nın hemen her tarafını gören bir tepesindeydi. Hala da öyle :)) İstasyon köprüsünden geçip bu yokuşu tırmandıktan sonra evimize ulaşırdık.
 |
Bu istasyondan eve çıkan yokuş. Ne zor gelirdi o zaman bu yokuşu çıkmak |
 |
Bu da yokuşun diğer tarafı bu apartmanların yerinde bahçeli evler vardı eskiden
|
Evin önündeki merdivenlerin başında tahta bir sedir vardı, şimdi eski bir kanepe var. Orada oturup bütün Çankırı'yı seyrederdik. Ramazanda da topun atılmasını beklerdik. Rahmetli dedem de sabah kahvesini burada içmeyi çok severdi.
 |
Merdiven başından Çankırı manzarası |
Babaannemim bahçesinde de herşey vardı. Sabahları dalından biberi, domatesi koparmak, maydanozları biçmek nasıl bir keyifti anlatamam. Şimdi saksılarda 2 tel maydanoz yetiştireceğiz diye uğraşıp duruyoruz. Hep o günlere, o kokulara duyduğun özlemden belki bütün bu çabam. Evde yengem oturuyor hala ama ne bahçede bir dal maydanoz var artık, ne de teneke kutulara dikilmiş rengarenk sardunyalar.
 |
Evimiz |
 |
Bahçemiz |
 |
Meşhur sedirimizin olduğu yer |
 |
İşte bu musluğun kenarında onlarca teneke kutuda renk renk çiçekler vardı |
Babaanneminkinden çoook daha büyüktü anneannemlerin bahçesi. Kocaman bahçenin içinde tek başına bir evdi. İçinde envai çeşit meyve ağacı vardı. Can erikleri, mürdüm erikleri, dutlar, kirazlar, elmalar, vişneler, kayısılar, asmada üzümler, ayvalar inanmazsınız fındık bile vardı :)) Oturduğumuz yerden vişnelere ulaşabilirdik. Herşeyi dalından yerdik. Şimdiki çocuklara bakıyorum ve onlar için üzülüyorum. Tanımıyorlar ağaçları. Bu ne ağacı desen bilen yok. Çocukların da bir günahı yok ki. Hapsettik hepsini evlere, yuvalara, okullara. Kaç tanesi bir meyve bahçesi görüyor ki? Evin bu halini görünce insanın içi acıyor. Etrafı apartmanlarla dolmuş, bahçede yabani patlak ağaçlarından başka bir ağaç kalmamış. Bu haliyle öyle yabancı ki bana :((
 |
Bahçe bomboş etrafı apartmanlarla çevrilmiş |
 |
Annem ve Babam |
 |
Boş evin kapısında Annem. Gözlerindeki hüznü farkettiniz mi? |
 |
Bu mutfakta kimbilir neler pişirmişti canım annem |
Hala her fırsatta gidiyorum memleketime. Kuzenim Azize ablam ve eşinin de bir bahçesi var orada. Dalından meyve sebze toplayabiliyorum :) Fazla söze gerek yok bakın neler yetiştiriyorlar bahçelerinde. Ellerine sağlık :)))
 |
Yok yok bahçede, kabak salatalık patlıcan biber fasulye üzüm......... |
 |
İşte bahçenin mimarları Azize ve Kadir :)) Seviyorum siziiiiiiiiiii |
Annemin de babamın da doğum yerleri Çankırı'nın farklı ilçeleri. Annem Kurşunlu'da doğmuş, Babam Ilgaz'ın Donayşe köyünde. Bu seyahatimizde oralara da gittik. Hem kaybettiklerimizi kabirlerinde, kalanları da evlerinde ziyaret ettik. Canlarımın mutluluğu 4-5 gün direksiyon başındaki yorgunluğumu unutturdu gitti. İkisi de çocukluklarına, gençliklerine döndüler. Kah hüzünlendiler kah sevindiler ama bu geziden mutlu döndüler. Onlar mutlu olunca ben de çok mutlu oluyorum tabii :)) Haydi buyurun bakalım adım adım Çankırı turuna.
Çankırı Merkez'den sonra ilk durak Ilgaz :))
 |
Çankırı'dan Ilgaz'a iniş. İndağı ve Ilgaz'a bakış
|
Ilgaz'dan Kastamonu yoluna dönüyoruz. Büyük amcamızın köyüne gidiyoruz. Yukarı Tüfekçi Köyü'ne. Ilgaz Dağına tırmanmaya başlayınca orman iyice sıklaşmaya başladı.
 |
Yemyeşil orman, Derbent ve Şehitler Anıtı |
Anayoldan ayrılıp daha yukarılara tırmanmaya başlıyoruz. İşte Yukarı Tüfekçi Köyü :))
Köyde herşey doğal, ekmek de tereyağ da sütte :) Bayram baklavasını da unutmayalım :)) Ve en önemlisi de bu kalabalık keyifli sofralar..
 |
Baklavanın yanındaki yayıkta yayılmış missss gibi tereyağ |
Şimdi istikamet babamın doğduğu köy Don Ayşe...
 |
Dibek taşını bileniniz var mı? |
Son durak Kurşunlu. Annemin doğduğu yer.
Buradaki akrabalarımızın (tontonlarımın) fotoğraflarıyla gezimizi sonlandırıyoruz.
 |
Annem ve kuzeni Meliha teyze |
 |
Diğerleri de onun kızları :)) |
Umarım siz de en az benim kadar keyif almışsınızdır bu geziden :)) Burada fotoğrafı olan olmayan tüm yakınlarıma sonsuz teşekkürler... iyi ki varlar :))
Bir dahaki yazımda elişlerimle karşınızda olacağım. Hepinize kucak dolusu sevgiler, saygılar....