24 Temmuz 2014 Perşembe

VEEEEEEE SANTORİNİ


Eveeet nerede kalmıştık???? Haaa tamam, gemimiz saat 6.30'da Mykonos'tan demir aldı ve Santorini'ye doğru yol almaya başladı. Bu seyahatte ilk kez gündüz gemimiz hareket halinde :)) Şimdiye kadar hep gece gitmiş, gündüz gezmiştik. Santorini'ye saat 13.00 gibi ulaşacağız. Bu yüzden mecburen burada zaman geçireceğiz. Tabii ki tur yetkilileri sıkılmayalım diye güzel etkinlikler düzenlemişler, peçete katlama kursu, zumbaaaa ve gemi çalışanlarının tanıtıldığı bir geçit töreni. Buyurun gemimizin güvertesinden renkli görüntüler...

Zumba yapan güzeller :))

İşte dostluk

Geçit töreni
Santorini'yi ilk görüşümüz güverteden oldu. Bu ada volkanik bir ada. Yüzyıllar önce bir volkanik patlama ile adadaki yaşam tamamen bitmiş. Sonra  yeniden inşaa edilmiş. 1956 yılında meydana gelen deprem neticesinde adada yine çok büyük bir hasar oluşmuş ama vazgeçmemişler eski yapıların özelliklerine sadık kalarak yeniden yapmışlar. Merak edenler adanın tarihi hakkında daha fazla bilgiye malum arama motorlarından kolayca ulaşabilirler. Haaa bir de şu meşhur Atlantis'in de Santorini açıklarında olduğu rivayet ediliyormuş.



Santorini özçekimi :))

Adaya ilk bakış
 Santorini gezimizin son durağı olduğundan, biz de ziyadesiyle yorgun olduğumuzdan burası için tur satın aldık. Saat 14.00 gibi tender denen botlarla karaya çıktık ve bizi bekleyen otobüslerimize binerek ilk durağımız olan Profitis İllias manastırına doğru yola çıkıyoruz.




Döne döne çıktık adanın taa tepesine
Deli gibi virajlardan döne döne adanın taaaa tepesindeki manastıra ulaştık. Haydi bakalım buyurun işte Profitis İllias Manastırı.

 

Adanın en turistik iki köyü var Oia ve Fira. manastırdan sonra bizim ilk durağımız Oia. Santorini deyince aklınıza gelen mavi kubbeli kiliseler, bembeyaz boyalı evler ve şahane deniz manzaralı fotoğraflar hep burada çekilmiş. İşte Oia'da benim çektiğim fotoğraflar...


 

 




Santorini'den ne alınıra gelirsek, ada volkanik olduğundan pek bir şey yetişmiyormuş. Genellikle her yerde üzüm bağları var ve bunun sonucunda da çok güzel şarapları var. Bir de yamudik yumudik küçük domatesleri var. Reçelini yedim çok da bayılmadım. Ayrıca kurutup paketlemişler bilmem kaç Euro'ya satıyorlar. Alışverişle ilgilenmediğim için fiyatlar konusunda yardımcı olamayacağım. Bir de susamla be balla kaplanmış fıstıkları var. Turistik yer olunca bolca da hediyelik eşyalar var. 3-5 Euro'dan başlıyor ucu açık devam ediyor. Her bütçeye uygun hediyelik bulma şansı var. Burası sanatçıların da çokça yaşadığı bir yer olduğundan çok güzel sanat galerileri de mevcut.



Oia'dan sonra Fira'ya gidiyoruz. Artık akşam olmak üzere. Son durak burası çünkü en güzel günbatımı fotoğrafları burada çekiliyormuş. Buradaki görüntüler de Fira'dakilerden farksız. Şahane manzaralar. Biz otobüslerle geldik ama buraya ulaşmanın 2 yolu daha var. Birincisi 600 küsür basamaklı merdivenleri ister yaya, ister adanın simgesi katırların sırtında tırmanmak, ikincisi de teleferiğe binip 2 dakikada tepeye ulaşmak :))

Bunu ben çekmedim, sadece çıkılan yer hakkında bir fikriniz olsun diye koyuyorum :))

Katırla ya da yaya, çıkılacak merdivenler bunlar
Bu da teleferik
 
Fira sokaklarında küçük bir tur attıktan sonra manzarası çok güzel bir kafede oturup güneşin batmasını bekledik. Beklerken de adanın değişik lezzetlerini tadalım istedik. Susama batırılıp kızartılmış peynir üzerinde tatlı domates reçeliyle servis edilen bir şey (Walla adını not almayı unutmuşum) ve fava söyledik. Fava bizim bildiğimiz favadan biraz daha cıvık, patates püresi kıvamında ve sıcak servis ediliyor. Ben bunu çok beğendim. Aslında yüzlerce yıl birlikte yaşadığımızdan ve Cumhuriyet sonrası yapılan mübadeleler sonrası lezzetler bizimkilere çok benziyor. Ufak tefek farklarla musakka da, fava da, baklava da orada var. Bu kadar söz yeter haydi buyurun Fira'ya....
 


 


Oturduğumuz kafeden günbatımı manzaraları. Ne yazık ki burada benim şarjım bitti. Funda'nın telefonuyla çekildi bu fotoğraflar. Tamamını alamadığım için sadece birkaçını paylaşabiliyorum sizlerle :)))



Bu gemilerden sağdaki bizimki diğeri devasa birşeydi :))


Keyif zamanı
Eveeet güneş battı, gemimizin kalkış saati de yaklaştı haydi bakalım teleferik kuyruğuna :)) Kısacık bir bekleyişten sonra işte teleferikteyiz ve gece gemimiz ışıl ışıl...

gece karanlığında gemimiz ışık saçıyor

Teleferikle iniş
Artık gezimizin sonuna geldik. Akşam 8.00 gibi Santorini'den demir aldık. İstikamet Çeşme....

Sabah erken saatlerde Çeşme'ye ulaştık. Daha pek kimse uyanmamıştı güverteden birkaç fotoğraf çektim Çeşme'ye yanaşırken :))




Kahvaltı sonrası tamamlanan giriş işlemlerinin ardından gemimize veda ettikten sonra Çeşme'de biraz soluklandık, kahvelerimizi içtik, kumrularımızı yedik ve havaalanına doğru yola çıktık.



İşte böyle sevgili arkadaşlarım. Bizim için çok keyifli bir gezi oldu. Umarım siz de okurken keyif almışsınızdır.

Benden bu günlük de bu kadar. Hepinize kucak dolusu sevgiler gönderiyorum. Sağlıkla kalın :))))


 

15 Temmuz 2014 Salı

Rodos Mikanos Santorini 2. Bölüm


Herkese çoooooooook güzel bir gün dileyerek adalar gezimizin ikinci bölümüne başlıyorum. Yazımın birinci bölümünde Rodos'u gezmiştik birlikte :)) Akşam 8 civarında Rodos'a bu manzarayla veda ediyoruz...

Gemimiz bütün gece yol aldıktan sonra sabah uyandığımızda Mykonos (Mikanos böyle yazılıyor aslında)'a yanaşmıştı.

Mykonos'a ilk bakış

Gemilerin yanaştığı liman şehir merkezine biraz uzak bu nedenle tur şirketince önerilen transferi satın aldık. Adam başı 10 Euro. Burada 24 saate yakın konaklayacağımız için gemiye pek çok kez gidip gelmemiz gerekecekti. Limanın merkeze uzaklığı 10 dakika ama yol yürümek için çok elverişli değil, özellikle de gece. Bu yüzden bu transferi almanızı öneriyorum.

 Bembeyaz evleri, daracık sokakları ve tertemiz bir deniziyle çok güzel bir ada Mykonos. Daracık sokaklarda kaybolmaktan korkmadan yürüyebilirsiniz. Adanın merkezi avuç içi kadar zaten. Ne kadar uğraşsanız da kaybolamıyorsunuz :)) İşte o dar sokaklar :))






Sokakların bazıları öyle dar ki iki elinizi açtığınızda elleriniz sokağın iki kenarına değebiliyor :)) Adaların hemen hepsinde olduğu gibi burada da yel değirmenleri var. Kimi uzaktan kimi yakından yel değirmenleri.....





Bu yel değirmeninin altında gördüğünüz küçücük dükkanda tasarım gümüş takılar var. Pahalı ama meraklısına duyurulur :))

Mykonos meydanında ve sokaklarda tahmin edeceğinizden daha çok hediyelik eşya dükkanı var. Eğer bir şeyler almayı düşünüyorsanız olabildiğince gezip sonra alın derim. 1-2 Euro da olsa fiyatlarda farklılık olabiliyor.

Bakın yel değirmenlerine doğru yürürken kayaların arasında ne buldum???? Sarı gelincikler.... Çok güzeller değil mi????



Adanın uğuru sayılan pelikan Petros da pat diye çıktı önümüze :)) İnsanlardan kaçmıyor, zarar da vermiyor. Salına salına yürüyor o daracık sokaklarda :))




Adanın "Küçük Venedik" diye adlandırılan bölümünde daha çok kafeler ve barlar var. Özellikle gece buralarda yürümek bile çok zor oluyor.




Öğlene kadar adanın neredeyse tüm sokaklarını ve görülmesi gereken her yeri görmüştük. Yorulduk ve acıktık. Doğruca gemimize gittik karnımızı doyurup plaj çantalarımızı hazırlayıp yüzmeye gittik. Adada çok plaj var. Merkeze biraz uzak bu plajlar ama otobüs ve taksiyle kolayca ulaşılabiliyor. Merkezde bizi Türkçe konuşarak şaşırtan bir kuyumcu genç kardeşimizin önerileri üzerine yakında bir plaja gitmeye niyetlendik ama 20 dakikadan fazla beklediğimiz taksi gelmeyince, sabah servisini gördüğümüz süper paradise plajına gitmeye karar verdik. Plajlardan söz açılmışken birkaç şey daha söylemek istiyorum. "Paradise" adanın en ünlü plajı. Burası çılgın eğlenceleri ile meşhur. Ellia Beach ise merkeze en uzak plaj. Bizim gittiğimiz plaj da bir hayli kalabalıktı. Denizi her yerdeki gibi çok temiz ve durgundu. Akşama kadar orada keyif yaptık. İşte Süper Paradise....




 

 Akşam artık iyice yorulmuş ve kızarmış bir vaziyette gemimizin yolunu tuttuk. Güneş batmak üzereydi ve gemimiz uzaktan böyle görünüyordu :))


Mykonos akşamları eğlencesiyle çok ünlü dediler ama anladık ki o eğlence bizim düşündüğümüz eğlence değil. Sakın ola bizim gibi Yunan müzikleri dinleyeceğiniz, sirtaki yapacağınız bir yer aramaya çalışmayın, yok çünkü. Hemen hepsi yüksek sesli müziklerin çalındığı barlar. Ama kimsenin bir şikayeti yok ki mekanların hepsi tıklım tıklım dolu :))

Biz de sokakları şöyle bir turladıktan sonra Küçük Venedikte bir yerde oturduk. Şaraplarımızı içip gecenin keyfini çıkardık.

İşte Mykonos'un gece görüntüleri...







 Yorgunluk iyice kendini hissettirdiğinde de gemimize döndük. Gemimiz sabah 6 da buradan ayrılıp Santorini'ye doğru yol almaya başlayacak. Onu da bir dahaki yazımda anlatayım.

Tüm güzellikler sizlerle olsun. Ve beni izlemeye devam edin :)))

 
Biz adada sirtaki izleyemedik buyurun siz izleyin :))