Eveeet nerede kalmıştık???? Haaa tamam, gemimiz saat 6.30'da Mykonos'tan demir aldı ve Santorini'ye doğru yol almaya başladı. Bu seyahatte ilk kez gündüz gemimiz hareket halinde :)) Şimdiye kadar hep gece gitmiş, gündüz gezmiştik. Santorini'ye saat 13.00 gibi ulaşacağız. Bu yüzden mecburen burada zaman geçireceğiz. Tabii ki tur yetkilileri sıkılmayalım diye güzel etkinlikler düzenlemişler, peçete katlama kursu, zumbaaaa ve gemi çalışanlarının tanıtıldığı bir geçit töreni. Buyurun gemimizin güvertesinden renkli görüntüler...
|
Zumba yapan güzeller :)) |
|
İşte dostluk |
|
Geçit töreni |
Santorini'yi ilk görüşümüz güverteden oldu. Bu ada volkanik bir ada. Yüzyıllar önce bir volkanik patlama ile adadaki yaşam tamamen bitmiş. Sonra yeniden inşaa edilmiş. 1956 yılında meydana gelen deprem neticesinde adada yine çok büyük bir hasar oluşmuş ama vazgeçmemişler eski yapıların özelliklerine sadık kalarak yeniden yapmışlar. Merak edenler adanın tarihi hakkında daha fazla bilgiye malum arama motorlarından kolayca ulaşabilirler. Haaa bir de şu meşhur Atlantis'in de Santorini açıklarında olduğu rivayet ediliyormuş.
|
Santorini özçekimi :)) |
|
Adaya ilk bakış |
Santorini gezimizin son durağı olduğundan, biz de ziyadesiyle yorgun olduğumuzdan burası için tur satın aldık. Saat 14.00 gibi tender denen botlarla karaya çıktık ve bizi bekleyen otobüslerimize binerek ilk durağımız olan Profitis İllias manastırına doğru yola çıkıyoruz.
|
Döne döne çıktık adanın taa tepesine |
Deli gibi virajlardan döne döne adanın taaaa tepesindeki manastıra ulaştık. Haydi bakalım buyurun işte Profitis İllias Manastırı.
Adanın en turistik iki köyü var Oia ve Fira. manastırdan sonra bizim ilk durağımız Oia. Santorini deyince aklınıza gelen mavi kubbeli kiliseler, bembeyaz boyalı evler ve şahane deniz manzaralı fotoğraflar hep burada çekilmiş. İşte Oia'da benim çektiğim fotoğraflar...
Santorini'den ne alınıra gelirsek, ada volkanik olduğundan pek bir şey yetişmiyormuş. Genellikle her yerde üzüm bağları var ve bunun sonucunda da çok güzel şarapları var. Bir de yamudik yumudik küçük domatesleri var. Reçelini yedim çok da bayılmadım. Ayrıca kurutup paketlemişler bilmem kaç Euro'ya satıyorlar. Alışverişle ilgilenmediğim için fiyatlar konusunda yardımcı olamayacağım. Bir de susamla be balla kaplanmış fıstıkları var. Turistik yer olunca bolca da hediyelik eşyalar var. 3-5 Euro'dan başlıyor ucu açık devam ediyor. Her bütçeye uygun hediyelik bulma şansı var. Burası sanatçıların da çokça yaşadığı bir yer olduğundan çok güzel sanat galerileri de mevcut.
Oia'dan sonra Fira'ya gidiyoruz. Artık akşam olmak üzere. Son durak burası çünkü en güzel günbatımı fotoğrafları burada çekiliyormuş. Buradaki görüntüler de Fira'dakilerden farksız. Şahane manzaralar. Biz otobüslerle geldik ama buraya ulaşmanın 2 yolu daha var. Birincisi 600 küsür basamaklı merdivenleri ister yaya, ister adanın simgesi katırların sırtında tırmanmak, ikincisi de teleferiğe binip 2 dakikada tepeye ulaşmak :))
|
Bunu ben çekmedim, sadece çıkılan yer hakkında bir fikriniz olsun diye koyuyorum :)) |
|
Katırla ya da yaya, çıkılacak merdivenler bunlar |
|
Bu da teleferik |
Fira sokaklarında küçük bir tur attıktan sonra manzarası çok güzel bir kafede oturup güneşin batmasını bekledik. Beklerken de adanın değişik lezzetlerini tadalım istedik. Susama batırılıp kızartılmış peynir üzerinde tatlı domates reçeliyle servis edilen bir şey (Walla adını not almayı unutmuşum) ve fava söyledik. Fava bizim bildiğimiz favadan biraz daha cıvık, patates püresi kıvamında ve sıcak servis ediliyor. Ben bunu çok beğendim. Aslında yüzlerce yıl birlikte yaşadığımızdan ve Cumhuriyet sonrası yapılan mübadeleler sonrası lezzetler bizimkilere çok benziyor. Ufak tefek farklarla musakka da, fava da, baklava da orada var. Bu kadar söz yeter haydi buyurun Fira'ya....
Oturduğumuz kafeden günbatımı manzaraları. Ne yazık ki burada benim şarjım bitti. Funda'nın telefonuyla çekildi bu fotoğraflar. Tamamını alamadığım için sadece birkaçını paylaşabiliyorum sizlerle :)))
|
Bu gemilerden sağdaki bizimki diğeri devasa birşeydi :)) |
|
Keyif zamanı |
Eveeet güneş battı, gemimizin kalkış saati de yaklaştı haydi bakalım teleferik kuyruğuna :)) Kısacık bir bekleyişten sonra işte teleferikteyiz ve gece gemimiz ışıl ışıl...
|
gece karanlığında gemimiz ışık saçıyor |
|
Teleferikle iniş |
Artık gezimizin sonuna geldik. Akşam 8.00 gibi Santorini'den demir aldık. İstikamet Çeşme....
Sabah erken saatlerde Çeşme'ye ulaştık. Daha pek kimse uyanmamıştı güverteden birkaç fotoğraf çektim Çeşme'ye yanaşırken :))
Kahvaltı sonrası tamamlanan giriş işlemlerinin ardından gemimize veda ettikten sonra Çeşme'de biraz soluklandık, kahvelerimizi içtik, kumrularımızı yedik ve havaalanına doğru yola çıktık.
İşte böyle sevgili arkadaşlarım. Bizim için çok keyifli bir gezi oldu. Umarım siz de okurken keyif almışsınızdır.
Benden bu günlük de bu kadar. Hepinize kucak dolusu sevgiler gönderiyorum. Sağlıkla kalın :))))
Helal olsun semoş, ne güzel gezmişsin, kendim gitmiş gibi mutlu oldum :)
YanıtlaSilİnşallah bir gün dönüp bu postuna tekrar bakarım, gideceğim yerler için fikir olsun diye :)))
Öperim çok
teşekkür ederim Esencim umarım en kısa zamanda gidersin :)) öpüyorum kocaman
SilSantorini senin çekimlerinle daha da bir güzel görünüyor. Fotoğraflar çok güzel senin anlatımın harika sen bu işi biliyorsun. 😊😊😊
YanıtlaSilGüllerimin ilk gülü. Akici anlatimin ve güzel fotograflarinla beni, kisa da olsa bir süre icin aldiiiiiiiiiiiiiiiiiin o atmosferlere götürdün. Insanin kalkip hemen yarin gidesi geliyor. Pembe T-Shirt / kirmizi cantaya, pembe sapka / arkadaki kirmizi gül cok uymus. :-)
YanıtlaSilDevam
Çok güzel yazmışsınız , sizinle birlikte bende gezmiş kadar oldum :)
YanıtlaSilSizi takibe aldım, bende bloguma beklerim ..
http://yagmur-serhats.blogspot.com.tr/
çok teşekkür ederim beni çok mutlu ettiniz hemen ziyaretinize geliyorum :))
SilFotoğraflara bayıldım Sema Hanım! Oh! Ne güzel gezmişsiniz... Darısı seneye innnnşallah bana... Tüm anlattıklarınız bir bir aklıma yazdım, rehber oldunuz bir çeşit :)
YanıtlaSilTeşekkürler & sevgiler