7 Ekim 2013 Pazartesi

MİDYAT-MARDİN GEZİMİZ....


Soğuk bir hafta sonundan sonra nispeten daha ılık bir Ankara'dan günaydın, iyi haftalar.

Uzunca bir ara oldu farkındayım ama geçerli sebeplerim vardı :) Canım kızım kuzum Merveciğim biraz rahatsızdı, haliyle onunla ilgilenmem gerekti bir süre. Çok şükür şimdi iyi annesinin kuzusu :))

Sizden ayrı kaldığım sürede pek elişi yapma fırsatım olmadı. Gizemin nikah hediyeliklerini yapmaya devam ettim boş kaldıkça. Onların fotoğraflarını gelecek hafta paylaşacağım sizinle. Düğünü olsun, ondan sonra.

Evet geçen hafta sonu can arkadaşım Funda ile birlikte kısa bir güneydoğu turu yaptık. Çok önceden ayarlanmıştı. Funda seneler önce öğretmenliğe yeni başladığı yıllarda eşinin işi nedeniyle Batman'da öğretmenlik yapmış. Doğal olarak orada bir sürü öğrencisi var. Biz böyle bir gezi yapmaya niyetlenince Funda'nın öğrencilerinden biri bize rehberlik etmeye gönüllü oldu. Sonuç olarak planlar yapıldı biletler alındı ve Cuma akşamı (yaklaşık bir saat gecikmeli de olsa) Batman'a uçtuk. Sevgili rehberimiz bizi alandan aldı ve kısa bir Batman turu attırdı. Funda neredeyse hiçbir yeri tanıyamadı. Yıllar içinde gelişmiş, değişmiş tabii şehir. Tanıyacağı bir yer olsun diye eski Mobilin bulunduğu siteye gittik yemek için. Anılar anılar...... arkadaşım yıllar öncesine döndü. Keyifli bir yemekten sonra gece polis evinde kaldık. Sabah kahvaltıdan sonra yola çıktık. İlk durak Hasankeyf. Yapılmakta olan Ilıca barajının sular altında bırakacağı bir yer. Yerleşim yeri yeni bir alanda oluşmaya başlamış, bazı tarihi yapıların da taşınması söz konusuymuş. Buyurun burada :)


Hasankeyf'i uzaktan fotoğrafladıktan sonra yolumuza devam ettik. istikamet Midyat... Midyat'a giderken yol Gercüş'ten geçiyor. Gercüş'ü çıkar çıkmaz da yol üzerinde böyle güzel bir mola veriyorsunuz. Ayran içip gözlemeleri yutuyorsunuz ohhhhh mis. Bir de bize acur ikram ettiler. Şekil olarak benim bildiğim acura benzemiyordu, kelek görünümündeydi ama tadı acurdu walla :))


Elimdeki acur
Kısa molamızın ardından Midyat'a doğru yolumuza devam ediyoruz. Yol boyunca hemen her tarafta bağlar vardı. Rehberimizin dediğine göre arazi çok taşlık olduğundan ancak bağcılık yapılabiliyormuş burada. Ara ara fıstık ağaçları da vardı bağların yanında. Tabii ki badem ağaçları her yerde vardı, meğer meşhurmuş ve çokmuş oralarda badem. Bilmiyordum hiç. Vee geldik Midyat'a. Çok değişik bir havası var oraların. Burada size tarihinden, gelmişinden geçmişinden söz etmeyeceğim. Gördüklerimi, hissettiklerimi paylaşacağım.

Midyat'ın merkezinde arabadan indik. Meydanda sağlı sollu onlarca dükkanda gümüş takılar satılıyor, bir de meşhur Süryani şarapları... Birkaçının tadına baktım, gerçekten çok güzeldi. Ama bu sefer şarap almadık taşıma sorunu yüzünden. Gümüş telkâriler gerçekten nefis. Hepsi el işi. Çok değişik tasarımlar vardı ama fotoğraf çekemedik maalesef.

Çarşıya girdiğinizde etrafınızı irili ufaklı, kızlı erkekli bir sürü çocuk sarıyor. Niyetleri size Midyat'ı gezdirmek, bilgiler vermek. Hepsi çok tatlıydı. Ne yazık ki etrafın fotoğrafını çekerken çocukları atlamışız :((

Mezopotamya uygarlıkların beşiği derken abartmamış insanlar. Buraların çok değişik bir havası var. Mutlaka gezilip görülmeli. Binlerce yıldır farklı kültürler, inanışlar birlikte yaşamışlar, yaşamaya devam ediyorlar. İşte Midyat'tan birkaç kare..







Haydi bakalım yola devam, yönümüz bu kez Mardin'e doğru. Kısa bir yolculuktan sonra Mardin'e ulaştık. Tabii bu arada öğlen oldu. Her ne kadar karnımız acıkmadı desek de Mardin'e gelip de kaburgacı Selim ustaya uğramamak olmazmış. Afiyetle yemeğimizi ve üzerine künefemizi yedikten sonra ver elini Mardin sokakları :) Tabii eski Mardin. Eski Mardin'de evler, konaklar hepsi aynen korunmuş. Çok turist var, özellikle yerli turist çoktu bizim gittiğimizde. Mardinliler de bunun bilincinde ve çok güzel kullanıyorlar ellerindeki hazineyi. Hemen her konak aslına uygun onarılmış, kimi restoran olarak, kimi otel, pansiyon olarak kullanılıyor. Tesadüfen girdiğimiz bir avluda bize kahve ikram etti 3 bayan. Meğer orası bir butik otelmiş. Güzelce döşemişler, mecburen takılan klimaların dış ünitelerini bile kamufle edip havasını bozmadan korumuşlar ortamı. Bu kadar edebiyattan sonra evet efendim işte Funda Keçecioğlu'nun objektifinden Mardin.... Fotoların tamamı arkadaşıma aittir :)))))))))))))



 festival için gelen sirkin gösteri yürüyüşüne rastladık gezerken


Telefonla Merve'nin sağlık durumu kontrolü :)))

Mardin sokaklarında iki güzel
 
 Akşama kadar dolaştık Mardin Sokaklarında. Akşam da Muhteşem bir Mardin manzarası eşliğinde Erdoba Konaklarında yedik yemeğimizi. Pazar sabahı kahvaltıdan sonra Deyrulzafaran manastırını gezdik. Burası halen faaliyette olan bir manastırmış. Mardin'e 5 km. uzaklıkta zeytin ve nar ağaçlarının çevrelediği bir yapı. Çok güzel organize olmuşlar, bakımı, temizliği süper. Her gelen içeri giremiyor. Rehber eşliğinde gruplar halinde alıyorlar içeri ve bilgi vererek gezdiriyorlar. İçerden çıkacakları beklerken birşeyler içebileceğiniz, ya da orada yapılan değişik kurabiyeleri tadabileceğiniz bir kafeteryası da var. Fonda da beni çok etkileyen Süryanice ilahiler çalıyorlar...



 
 
Artık Mardin'e veda ediyoruz. Dönüş yolunda Nusaybin-Midyat arasında yöre halkının "beyaz su" dediği bir yer var. Gürül gürül soğuk suların aktığı yemyeşil bir vaha sanki :) Sanki Toroslarda bir yerdeymişiz gibi :)) EEEE böyle bir yer olur da kebap olmaz mı????? orda da indirdik şişleri pirzolaları mideye ve doooooğğğğru Batman havaalanı.
 
 
Çok güzel, dolu dolu bir hafta sonu geçirdik. Çok güzel yerler gördük, etkileyiciydi. Herkese tavsiye ediyorum oraları görmelerini. Yurdumuz bir cennet, kültürü, tarihi, doğal güzellikleri hepsi bir arada... Kıymetini bilelim, koruyalım ki bizden sonrakiler de yaşasın bu güzellikleri.
 
Başka bir gezide buluşmak üzere sevgiler benden size kucak kucak :))))))

6 yorum:

  1. canım güzel bir yazı güzel bir izlenim. güzel resimler güzel arkadaşlarım.. sefanız olsun..

    YanıtlaSil
  2. bacımın yüreğinin güzellıgı vurmuş yüzüne ....her kare birbirirnden güzel....bundan sonra de bakayım nereye ????? gidiyoruz......

    YanıtlaSil
  3. 28 yıl önce Midyatta çalışmıştım,o yılları hatırladım.

    YanıtlaSil
  4. offff yaaaaaa....

    çok kıskandım ben sizi yaaaaaa.....

    accayip heveslendim, bahara innnnnnşallah ben de giderim ki!

    Fotoğraflar da harika bu arada, siz de öyle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kıskanma kıskanma seninle de gideriz ki :)))))))))))))))

      Sil